1 Aralık 2015 Salı



Ey Aşk! Bu nasıl bir sır? İçine giren tufan oluyor.
Bu nasıl bir hırka? Kim giyse aşk sarhoşu olup çıkıyor.
Aşkın çilesini küçümsediğiniz an içinizdeki cehennem büyür.
Aşkın çilesiymiş aşka dayanak olan. Yeter ki yan! Dumanın bulut olur.
Yeter ki yak! Ummanlar kazan olur. Nerede ateş, orada su.
Nerede su, orada ateş. Ne tuhaf kimya?

Bazı hayat hikâyeleri vardır, sadece sonu hüzündür.
Benimse ömrümün başı da sonu da hüzün. Bir ömür
boyunca hiçbir şey istemeden bir erkeğe sevdalanmış ve ölene
kadar bu adanmışlıktan o erkeğe bile söz etmemiş bir kadının
hikâyesidir bu. Bu hikâye, kadınları, acılarını ve onların, yalnızlıklarını taşıyışlarındaki görkemli hüznü anlatıyor.

Ömrümün defterine bir önsöz yazmak istiyorum. Özü aşk
olan, başı aşk sonu aşka varan. Öyle ya aşk; yakınlarını tanıdıklarını, eksik olan şeyin diğer yarısını, yürek yarını yârin yüreğini
bulmak için susuz, suskun yola çıkmaktı. Yalnızlığına meçhul
bir gönüldaş bulup, ruh solgunluğuna maşuktan can soluğu
almayı umut etmekti. Aşk, şnsanın en dürüst, en yüce ve en
gerçek duygusu ve ihtiyacıdır. Peki maşuk? Meçhuldür. Yüce
aşk doğuran gönüller az değildir; ama maşuk olabilecek ruhlar
bulmak hiç kolay değildir. Neden aşk hakikat, maşuk hayal-
dir? Aşığın içinde taşıdığı maşuk ile onun hakikati arasındaki
uyuşmazlığın adıdır aşk, acıya yatırılmış bir hayal kırıklığıdır.
Maşuklar hep hevesin muhattaplarıdır, tenselliğe dayalıdır; ama
ilk başlarda aşkla kendi yüzlerine makyaj yapıyorlar? Neden?
Çünkü muhtacız, doğruya benzeyen yalana bile çok muhtacız.
Ben, bu hayatın cahil ve çirkin çizgisinin dışında kalan, sürekli,
gönül sahibi, mana ehli, dert ortağı, ruhi halveti doygun ve diğer âlemi tanıyan yolcumu bekledim. Geldi. Ben Şems'imi buldum.
Ya sizler?

Hayat ne umduğumuz kadar önemlidir, ne de sandığımız
kadar önemsiz. Hayat çoğumuz için kendisi ile ismi arasındaki
o kısa çizgiye sığanlardır. Hayat, su üzerinde yürümek, yürürken yüzünü suya dönmektir. Benim hayatım, ölümü uslandırmak için değil, ölmeye sevgi ile razı olma gayretidir.
 Peki gerçek hayat ne? Yaşamak istediklerinle yaşadıkların arasında kalan.

Sevdama söz söylemeyin bırakın yüreklerde tarih olsun.
Hüzünle yetinemiyorsanız alnınızda karanlığın tüm gölgeleri
ile bekleyin güneşinizi. Ben güneşimi geçmiş masallardan değil
derin bir sevdanın kuyusundan çıkardım.

Ben bu aşkı alın terimle yıkamışım. Aşkını ihanetle mayalayanlara inat, acıların içinden yürümüşüm. Veda etmesini bilmek gerekir ya sabra, ben bu aşka sabrımı dökmüşüm. Yüreğimi yakmışım sevdaların uğruna, gözyaşlarımı esirgememişim
gecenin koynunda. Yıkılmışım duvar diplerine, inleyişlerim hayat sofrasında kan çorbası. Zaman aşan kelimelerim kör yüreklere bir sancıdır. Evet, artık herkes sussun.
 Sus ey gece!  Mehtap sen de sus. Deniz, çöl yıldız ne varsa sussun. Söz sırası bende.
Çekilin kenara ey karanlıklar! Şems'imi örtmeyin. Aşkımı hoş
görün bilemezsiniz Şems dolu yüreğimde ne parıltılar parlayacak.

Ne aynalar parçaladık içimizde. Yüreğimiz bin parça. Bir
yanımız kış diğer yanımız nevbahar. Masallara bırakılmış sev-
daları sevdamız sandık, sevgi ekmeğine nefreti katık ettik. Gözlerimizde yaşlar vardı sadece ve yüzümüz ihanet...
Yüzümüz maskeli, yüzümüz, kaç tane yüzümüz var unuttuk. Sevgi bir
nefes kadar yakın bazen. Bazen biz kadar bize uzak. Gözlerimiz
dolasada bin bir acı ile bir şeyler kalır içimizde hafif yanık hafif dumanlı. Kurak topraklar gibi yüreğimiz, bir tatlı tebessüme
muhtacız, uzağız kendimize. Gözlerden damlayan ateşten bir
yağmur. Bizler aynaların içinde hapis kalan gölgeler gibiyiz.
Parmak ucunuza mum dikip yakın. Yakın da aşkta yanmak nedir bir görün.

Hayalleriniz varmı? Hayatınızın kaçta kaçını yaşadınız?
Hülyalarınız, içine sığındığınız yasaklara mı kurban gitti? Siz
yüreğinizi ne kadar dinliyorsunuz bilmem ama ben gittiğim yere
yüreğimi de götürüyorum. Artık, yüreğime doğru akıtıyorum
gözyaşlarımı. Gözyaşlarımla gidiyorum hayallerime.

Biliyorum ki; bu yürek bu tende oldukça daha çok defa
ağlayacağım. Umarım beni anlıyorsunuzdur çünkü benim sizden başka kimsem yok. Göz yaşlarımı ancak siz görebilirsiniz.
Çığlığımı ancak siz duya bilirsiniz ve bir gün benimle beraber siz
de ağlarsınız. Sahi, benimle ağlarmısınız?

Ben, Kimya... Ben Rabb'ime âşık bir garip kul...Ben
Mevlânâ'nın ciğer paresi Kimya... Ben dünyanın anlamakta
ayak dirediği ve yüreğine parmak sayısınca kişinin agâh olduğu Tebrizli Şems'i anlamış, yaşamış, maşuğum. Şems...Şems...
diye inleyen acıların çağırdığı kelimeler kadar gerçek, gerçeğin
acılarından mutlulukla geçen o kadınım... Aşka sadık, maşuğa
yanık bütün kadınların kendilerini seyrettikleri bir ayna, hayatın boz bulanık tozlarının kirletemediği simyasını, sırrını boğum boğum her zerresinde yansıtan Kimya...Bizi anlamanızı,anlayanların bize bir Fatiha ve üç İhlas okumasını istirham ediyorum. Aşk adına. Aşkın nârına...Biz aşkı yaşadık, aşkla yaşadık,
aşkla sonsuzluğa ulaştık. Biz sizler adına sevdik. Aşkın masumiyetini size emanet ederek ayrıldık başı muamma sonu muhal
yeryüzü yatağından. Biz toprağın üstü için değil toprağın altı
için yaşadık.

Sakın bu aşkı beşerî aşkla karıştırmayın, anlamlandırmayın. Ve bizi sakın üzmeyin vebalimiz büyüktür üstünüze almayın. Biz sadece sevdik; her şeyi, herkesi, Yaradan'ın
penceresinden bakıp gördüğümüz her varlığı.

Ben, kaderi, ilân-ı aşkının ilk harflerinde saklı bir suskun
kadın... Kaderin cilvesi ki, bazı aşklar ancak duran kalbiyle ölümsüzleşebiliyor ve geriye sizlere miras olarak vuslatın ocağında birkaç damla, kanlı gözyaşı bırakıyorum.

Güya gibi yaşayanlara gözlerimi vermek istiyorum son
kez, sonra sormak istiyorum:

"Ey gözleri aşkın gözyaşlarında yıkananlar!

Ağlamak gittikçe daha çok zorlaşırken var mı benim için de
birkaç damla gözyaşınız?"



1 yorum:

  1. Sansürsüz / Orjinal çekimler, takipcilerimizin kendi gönderdikler kendi cektikleri ifsa videoları.Nete düsen yerli sikis videoları.Baska sitelerde olmayan onlarca video full dialoglu ve en önemlisi videoların hepsi turk Adulttur..


    TIKLA SİTEYE GİR


    TIKLA SİTEYE GİR






    TR İfsa Site : sakirabi.com

    ♥ sakirabi.com

    YanıtlaSil